Program Tanımı:
Demek afeti ve getirdiklerini soruyorsun bana genç kişi. Dinle öyleyse, sana en başından
anlatayım ortak kaderimizi
1956 yılının 25 Aralık ayında dünyanın yörüngesi güneş sistemi dışından gelen bir asteroid
kümesiyle kesişti. Dünyanın her yanında büyük bir yıkım gerçekleşti. Sadece gökyüzünde
asılı kalan toz bulutları bile milyonlarca insanın ölümü için yeterliydi. Fakat meteorların
ortaya çıkardığı tek gerçek yıkım ve ölüm olmamıştı.
Asıl açığa çıkanın yüz binlerce yıldır yer kabuğunu bizlerle paylaşmış, kimilerinin canavarlar
kimilerininse saklı türler olarak adlandırdığı, arzın bilinmeyen derinliklerindeki komşularımız
olduğunu öğrendik. Çok sıra dışı tesadüfler sonucu kimi insanlarla karşılaşmış ve masal diye
adlandırdığımız hikayelere konu olmuş varlıklar!
Afetten birkaç yıl sonra, daha insanlık kozmik yıkımın yaralarını yeni sarmaya başlamışken,
meteorların açtığı derin yarıklardan yollarını buldular yeryüzünün yabancı ortamına. İlk kim
saldırdı bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki o da hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi
olamayacağıdır.
5 milyar yaşındaki yerkürenin üzerinde yalnızca birkaç yüz bin yıldır varolan bizlerin daha
öğrenecek çok şeyi olduğu bir gerçekti.
Element büyüsünü ilk kullanabilen insan, saklı türler 'den elde edilmiş
bir kitabı deşifre edebilmiş yaşlı bir dil bilimciydi. Bugünün madde
büyücüleri halen kitaplarının kapaklarına onun adının baş harflerini
işlerler.
Ruh büyücülerinin varlığı ise saklı türler den kimileriyle kurdukları bağlantı sonucu ruhun
ve doğanın güçlerini harmanlamayı öğrenmiş küçük bir Mevlevi toplulukla başladı.
Eski usuller ile birlikte yeni keşfedilmiş güçlerin de kullanıldığı amansız bir savaş açıldı
dünyanın dört bir yanında "saklı türler" 'e karşı!
Nerdeyse yarım asırdır izliyorum bu savaşı ve çok şey gördü bu artık
görmeyen gözlerim. Bir büyücünün sözüyle harekete geçip eti kavuran
yıldırımları, bir şifacının dileğiyle canlanıp düşmanlarını sarmalayan
zehirli sarmaşıkları, korkusuz bir savaşçının çığlığıyla
düşmanlarının dizlerinin titrediğini gördüm...
Sayısız ölüm gördüm. Bunlar kimine keder getirdi, kimineyse yaşama
sebebi ve insanoğlu her zaman yaptığı gibi yeni dünyaya uyum sağladı.
Fakat afetten sonra bile kişinin unutmadığı tek bir şey var ki o da
insanın insana kıymasıdır. "Lodos" ve "Arzın çocukları" işte bu
anıların ürünüdür.
İnsanlık tarihi böylesine zıt görüşleri hiçbir zaman hoş görmemiştir ne
yazık ki. İki topluluk arasındaki kanlı savaş bir on yıldır devam
ediyor dünyanın birçok yerinde ve daha da devam edecek gibi görünüyor.
Bense insanın insana kıymaya tekrar başladığı gün kapadım gözlerimi ışığa.
Şimdi sen söyle genç kişi...
Bir zamanlar bir tablo kadar güzel olan İstanbul'da sen bu savaşın neresinde duruyorsun ?
KNIGHT A TAŞ ÇIKARACAK TÜRK YAPIM BİR OYUN
İŞTE LİNK
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]
Demek afeti ve getirdiklerini soruyorsun bana genç kişi. Dinle öyleyse, sana en başından
anlatayım ortak kaderimizi
1956 yılının 25 Aralık ayında dünyanın yörüngesi güneş sistemi dışından gelen bir asteroid
kümesiyle kesişti. Dünyanın her yanında büyük bir yıkım gerçekleşti. Sadece gökyüzünde
asılı kalan toz bulutları bile milyonlarca insanın ölümü için yeterliydi. Fakat meteorların
ortaya çıkardığı tek gerçek yıkım ve ölüm olmamıştı.
Asıl açığa çıkanın yüz binlerce yıldır yer kabuğunu bizlerle paylaşmış, kimilerinin canavarlar
kimilerininse saklı türler olarak adlandırdığı, arzın bilinmeyen derinliklerindeki komşularımız
olduğunu öğrendik. Çok sıra dışı tesadüfler sonucu kimi insanlarla karşılaşmış ve masal diye
adlandırdığımız hikayelere konu olmuş varlıklar!
Afetten birkaç yıl sonra, daha insanlık kozmik yıkımın yaralarını yeni sarmaya başlamışken,
meteorların açtığı derin yarıklardan yollarını buldular yeryüzünün yabancı ortamına. İlk kim
saldırdı bilmiyorum ama bildiğim bir şey var ki o da hiçbir şeyin bir daha eskisi gibi
olamayacağıdır.
5 milyar yaşındaki yerkürenin üzerinde yalnızca birkaç yüz bin yıldır varolan bizlerin daha
öğrenecek çok şeyi olduğu bir gerçekti.
Element büyüsünü ilk kullanabilen insan, saklı türler 'den elde edilmiş
bir kitabı deşifre edebilmiş yaşlı bir dil bilimciydi. Bugünün madde
büyücüleri halen kitaplarının kapaklarına onun adının baş harflerini
işlerler.
Ruh büyücülerinin varlığı ise saklı türler den kimileriyle kurdukları bağlantı sonucu ruhun
ve doğanın güçlerini harmanlamayı öğrenmiş küçük bir Mevlevi toplulukla başladı.
Eski usuller ile birlikte yeni keşfedilmiş güçlerin de kullanıldığı amansız bir savaş açıldı
dünyanın dört bir yanında "saklı türler" 'e karşı!
Nerdeyse yarım asırdır izliyorum bu savaşı ve çok şey gördü bu artık
görmeyen gözlerim. Bir büyücünün sözüyle harekete geçip eti kavuran
yıldırımları, bir şifacının dileğiyle canlanıp düşmanlarını sarmalayan
zehirli sarmaşıkları, korkusuz bir savaşçının çığlığıyla
düşmanlarının dizlerinin titrediğini gördüm...
Sayısız ölüm gördüm. Bunlar kimine keder getirdi, kimineyse yaşama
sebebi ve insanoğlu her zaman yaptığı gibi yeni dünyaya uyum sağladı.
Fakat afetten sonra bile kişinin unutmadığı tek bir şey var ki o da
insanın insana kıymasıdır. "Lodos" ve "Arzın çocukları" işte bu
anıların ürünüdür.
İnsanlık tarihi böylesine zıt görüşleri hiçbir zaman hoş görmemiştir ne
yazık ki. İki topluluk arasındaki kanlı savaş bir on yıldır devam
ediyor dünyanın birçok yerinde ve daha da devam edecek gibi görünüyor.
Bense insanın insana kıymaya tekrar başladığı gün kapadım gözlerimi ışığa.
Şimdi sen söyle genç kişi...
Bir zamanlar bir tablo kadar güzel olan İstanbul'da sen bu savaşın neresinde duruyorsun ?
KNIGHT A TAŞ ÇIKARACAK TÜRK YAPIM BİR OYUN
İŞTE LİNK
[Linkleri görebilmek için üye olun veya giriş yapın.]